Soyunduk sabahın yalnızlığına; çünkü sabah, en el değilmemiş vaktidir vakitlerin. Ve koşuşturduk yetişmek için; neye, kime bilinmez. Söylenmesi gerekiyorsa bazı şeylerin, susmak ne haddimize!
Eğer bağırabiliyorsak “Ey!” diye dizelerde, bilin ki öğrenmişizdir “Ey!” diyebilmenin haklı gururunu. Bir masal anlatmanın tam vaktidir şimdi: Bir masal, kuytular barından içerisinde...
Gerçekten görüldü ise on bir yıldız, güneş ve ay; geç kalmayacaktır beklenen ihaneti; aynı yerden bitip, birlikte toprağı çatlatan tohumların. Çünkü, henüz hazır değildir tohumlar; arşa yükselip secde ederek, bir yıldıza dönüşmeye...
Yine de vazgeçmez insan, uğraşır durur tohumları yükseltebilmek için göğe doğru. Öylesine sakınır kendini, dünyanın esen tüm rüzgarlarından. Kavgasının ne olduğunu asla unutmadan, savaşmaya devam eder – edecektir de – Hasret, vuslata eş değer midir? Hasret, vuslattan daha güçlüdür, bilinsin. “Yine de sormak lazım, kavuşmak denir mi hep bir arada bulunmaya?” Muhakkak cevabımızın ne olduğu bellidir.
Çünkü iman etmişizdir yıldızlara. Vakti aşmış, maddeyi aşmışızdır çoktan. Gözlerimizi kapattığımız her an yükselivermişizdir, göğe: Râ!
Yanımıza almışızdır derdimizi, bakma sen bizi tek gördüğüne... Bizde tek gördüğün herşey, çift yazılmıştır kaderimize, biline. Öyle sarıp sarmalamışızdır ki derdimizi, kim baksa tek görecektir elbet: Lâm!
Hikayenin başında bir nokta, bir virgül. Eğer dimdik savaşabiliyorsak kavgamız için, tez kızaran bir gül değilizdir. İtiraz hakkı elimizde; tez kızaran gül, tez solar. Biz uzun zaman yaşayacağız: Biz Elif, Elif...
Şimdi tersten topla büyün vakitleri: Elif, Lâm, Râ... Tüm bunların bir anlamı olmalı.
Bekledik, beklenmeyecek olanı. Ne o geleceğini söyledi oysa, ne biz anlattık içinde bulunduğumuz vaziyetin kuvvetini. Yine de tekrarlar şair: “ Desem ki kapı açıldı, yalan olur ama kilidin kalktığı belli.”
Maddeyi yok edince sevginin de yok olacağına inananlar, Yakub’un sevgisini anımsasınlar birkez daha. Yüreğimize kuvvet, biz fırsat bulduğumuz her an, hatırlatmaya devam edeceğiz. (En güzel hikayeleri...)
Öze dönmek için; birçok sayfasını atlayarak bitirdiğimiz kitabın, başından başlayacağız. Neyi kaybettiğimizin bilinci içerisinde: Birinci Bâb, hatırlamamız gereken bir masalın merhabasıdır.
İlk merhabanın üzerinizde yaratacağı yükümlülükten cesaret bularak soruyorum: Sizin masalınız, sizin ile başlamayacaksa, ne ile başlayacak söyleyin:
Bir varmış, bir yokmuş...